28 Eylül 2012 Cuma

Kayınvalide'den Güzel Bir Ders

          Aşçılığıyla ün yapmış yaşlı bir kadın, akşam yemeğine gelecek olan oğlu ve yeni gelini için yine mutfağına kapanmış, yemek yapıyordu. ...

           Aynı akşam yemeğe eski bir aile dostu da davetliydi. Beklenen misafirler gelip sofraya oturduklarında çok şaşırtıcı bir durumla karşılaştılar… Yaşlı kadının o gece yaptığı yemekler değme oburların bile iştahını kapatacak kadar berbattı. Tatlılar un kokuyordu, patatesler yanmıştı, köfteler ise neredeyse hiç pişmemişti. 

          Oğlu, yeni gelini ve aile dostu, kadıncağıza durumu fark ettirmemek için ellerinden geleni yaptılarsa da, yemek sırasında pek iştahlı göründükleri söylenemezdi. Nihayet yemek bitti ve yeni evli çift annelerinin ellerini öperek evlerine gittiler. Aile dostları ise biraz daha kaldıktan sonra gitmeyi düşünüyordu. 

          Oğlu ve gelini gittikten sonra, yaşlı kadına: " Senin harika bir aşçı olduğunu adım gibi biliyorum. Bana söyler misin, bu geceki yemekler neden o kadar kötüydü? Bence ya hastasın ya da bir bildiğin var." dedi. Yaşlı kadın gülümseyerek cevap verdi: 
       - Hayır, hiçbir şeyim yok. Kasten yaptım. Bu yemekten sonra oğlum asla ikide bir annesinin yemeklerini hatırlatıp karısının kalbini kıramayacak . . .

23 Eylül 2012 Pazar

Kardeşim İçin "Leyla İle Mecnun" un En Sevilen Repliği

          2-3 ay oldu herhalde. Önce "sudo" tişörtü ardından "Atatürk imzası" ve son olarak da "dikkat çekici" çalışmalarımı arka arkaya yapınca bu furyanın devamı olarak kardeşim Burak da bir tişört talebi sıkıştırıverdi hemencecik araya.
          Ramazan ayı ile birlikte sıcakların ve açlık hissinin etkisiyle hemen her şeyden el etek çekip evlerde ya da serin bir yerlerde vakit geçirmek isteyenlerden biri de bendim. dolayısıyla bu süreçte hiç bir şeyle ilgilenmedim desem yeridir.
          Şu sıralar keyfim oldukça yerinde olduğundan birikmiş olan hediye ve sipariş işlerine tekrardan girişmeye karar verdim ve Burak'ın istediği tişörtü yapmaya başladım. Önce silinebilir kalemimle taslak çizimini yaptım. Ardından nereleri olmuş nereleri olmamış diye bir değerlendirme.
          -Mecnun'un kolu neden aşağıda ki? o da kolunu kaldırıyordu selam verirken.
          -E tamam kaldıralım o zaman :)
          -İsmail abi daha yapılıydı. Vücudunu kalınlaştırsak mı biraz?
          -Bacakları kalınlaştırsak anlaşılır herhalde.
          -Ya mecnunun kafaya 3-5 tel saç yapsak çok güzel olur sanki.
          -Tamam ekliyorum hemen
          -Bunlar hep deniz kenarında selamlaşıyor, denizi belli etmek için dalga yapsak önlerine?
          -Deneyelim bakalım nasıl duracak.
          -Ya İsmail abi hep renkli renkli giyiniyordu. Ona farklı duracak ne yapabiliriz?
          -Bir de kravat takıyor sürekli, onu unutmuşsunuz.
          -Öyleyse kırmızı bir kravat eklesek ikisini birden ifade etmiş oluruz gibime geliyor.
          -Ooo kırmızı kravat fikri süper :)
       
          Üzerinde yaptığımız değerlendirme ve eklemelerden sonra çalışmamızı tamamladık. Görenlerin beğenisi ve anında dizide ki o repliğin hatırlanıp gülümsenmesi ayrıca görülmeye değer elbet. Güle güle giysin diyelim artık :)
          Bu tişörtle dizinin setine gidip İsmail abi ile fotoğraf çektireceğim diyor ama bakalım yapar mı yapmaz mı :)

16 Eylül 2012 Pazar

Aşık Olmak İle Sevmenin Farkı

Aşık olmakla sevmek arasındaki farkı sormuşlar (?)
Cevaplamış Şems:
"Senin baktığına herkes bakar; ama senin onda görebildiğini herkes göremez.
Herkes aşık olabilir; ama hiçkimse senin gibi sevemez.
Tek fark sensin..
"Seni özel kılan; sevdiğin değil, sevgin"

15 Eylül 2012 Cumartesi

Ufak Görünen Büyük Dostluğa, Büyük Görünen Ufak Bir Hediye

               Kimi insanı uzun yıllar görüşüp konuşmanıza rağmen tanıyamayabilir ama kimilerini de kısa bir an görseniz dahi gözlerindeki ve dilindeki samimiyetten kişiliğini çok rahat tahlil edebilirsiniz. Uzun uzun konuşup birbirinizi tanımanıza gerek yoktur, çünkü samimi, dürüst ve haksızdan sözünü sakınmayan insanın her sözü kişiliğinin aynasıdır. Hayatımda çok az insan hakkında bu kadar kısa sürede öylesine fazla fikir sahibi olmuşumdur.
               Dost illaki yanınızda yakınınızda veya istediğinizde görüşebilecek kadar yakınlarda olmayabilir. Hatta bir daha hiç görüşemeyecek bile olabilirsiniz. ne olursa olsun bunların hiç birisi kıymetli insanın kıymetinin bilinmeyeceği anlamına gelmez. Bir konuda, olayda karşısındakine "ne der acaba" diye düşünmeden haklıysa haklı haksızsa haksız diyebilen bir kız arkadaşa ilk kez rastladım. Kimileri vardır "Patavatsız" derler bizim oralarda, ağzına her geleni saçma sapan da olsa söyler. Kastettiğim arkadaşı patavatsızlarla karıştırmamak lazım. Sözünü seçerek sarf eder fakat ne olursa olsun hiç bir zaman "aman kırmayayım" diyerek beklenilen cevabı verme kaygısı gütmez. Merttir kısaca...
               Uzattım biraz ama, anlatılmayacak kadar basit birisi olmadığı gibi anlattığım kadar da basit değil. Bahsi geçen arkadaşım sevgili "Özlem". En yakın arkadaşımın en yakın arkadaşı olması vesilesi ile daha önce birkaç arkadaş görüşmelerinde tanışıp konuşmuştuk. Okulunu bitirdi ve şu sıralar kapadokya (yanlış hatırlamıyorsam tabi) civarında gezilere rehberlik etmekle meşgul. Merakı nereden gelir sorma fırsatım olmadı ama atlara oldukça fazla bir merakı olduğunu öğrendim. Hayranlık seviyesini çoktan aşmış bir durum :) Böyle kıymetli bir arkadaşa verilmek üzere, arkadaşımın ortaya atması ve benim de memnuniyetle yapmak istemem üzerine bu hediye çalışmam çıktı ortaya. Bu gece 1 sıralarında başlayıp 4:30 da tamamladım ve birkaç güne kadar da kendisine ulaşması için kargolamış olacağım. Böylesine açık yürekli bu insanla belki de bir daha karşılaşma fırsatımız olmayacak, inşallah hayatında başarı, mutluluk, huzur ve mertlik her zaman onunla olur. Tişörtle de bir fotoğrafını bekliyoruz tabi ki :)) özlem akyüz

14 Eylül 2012 Cuma

Hoş Geldin Aşk

Aşkı, dilinden gönlüne indirebilmiş olan, onun hayatına kattığı lezzeti tatmış olan herkes bilir aşksız geçen her günün nasıl da eksik kaldığını…

İşte tam da böyle 375 aşksız gün… Hepsinin bir yanı eksik. Hepsinin içinde türlü hüzünler, türlü iç çekişler gizli. Geçmişin adı geçmiş ise artık pek de kıymeti kalmıyor. Peki ya insana kattıkları? İşte geçmişi tam da bu yüzden hatırlıyoruz istemesek de. Aşkı bir kez tadan unutamaz lezzetini ve aşksız geçen her günü aç kalmış hisseder kendisini. Aşkı arar her yerde. Yüreğindeki sevgiyi başkalarıyla paylaşmak, yuvarlanan kartopu misali büyütmek ister alabildiğine.

Alışkanlık işte… Dudaklarından yine dökülsün ister sevgi sözcükleri. Ama sözcükler öksüz kalmıştır artık… Gönül zikreder ama dudak telaffuz edemez. Birikir daha önce ulaştığı yüreği titreten en nadide kelimeler içeride. Bazen haykırmak ister, eşekkulaklı kralı gören adam gibi kuyulara. Avunmak ister yankısıyla kendi sesinin… Kimseler yokken etrafında, hafif kısık sesle tekrarlar her biri aşk yüklü kelimeleri. Derin bir iç çekiş ve dudaklar tekrar kapanır…

Aşktır asıl kalıcı olan, faniler değil. Gördüğünde aşkın izlerini taşıyan bir çifti, en uzaklara dalar boş bakışlı gözler. Duyduğunda aşkı taşıyan bir sözü kulakları çınlar. El ele bankta oturan bir sevgili ve tüyler diken diken…

Gönül aşk ister. Bütün marifetini sergileyebileceği bir gönül… Akıl bunu hak edecek olanı arar durur. Ne zaman ki gönül ve akıl ağız birliği eder işte o zaman aşka açılır bütün kapılar ardına kadar. Düşen nabız hızla yükselir. Kalp duramaz yerinde. Onun düşünüldüğü her saniye alında boncuk boncuk terler… Geceler uyumak için değildir artık. Baş yastıkta, gözler tavanda, en pembe hayaller sıralanır tek tek.

Hoş geldin der yürekten. Hoş geldin sevgili… Hoş geldin aşk… Hasretti bu yürek size. Çocukça sorular sormaktan alamaz kendini; “artık beni bırakmayacaksın di mi? Hep yanımda olacaksın di mi ey aşk söylesene? Ne iyi ettin de geldin, yüreğimi şenlendirdin. Sonbaharı ilkbahara çevirdin. Gençliğime renk kattın. Hoş geldin aşk, hoş geldin…

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Sevgiliye En Güzel Hediye

Yakın arkadaşlarımdan biri yaptığım tişört boyama çalışmalarını görünce çok sevdiği kız arkadaşı için de el boyama tişört hazırlamamı istedi. Peki olur dedim. Tişörtleri sen al tasarımını da nasıl bir şey istiyorsun karar ver hemen başlayayım diye konuştuk. kendi yaptığım örneklerden birini beğendiğinden aynısını istedi, istediği renkleri yazı karakterini şeklini de kararlaştırıktan sonra aldığı tişörtleri getirdi ve yoğun bir çalışma sonucunda iki sevgilinin aşklarını ifade eden ve üzerinde yazanlar itibariyle uzun süre unutulmayacak bu çalışmamız ortaya çıktı. Tişört üzerindeki "NİHAYET" kelimesi hediye edilen bayanın ismi, diğer tişört üzerindeki tarih ise tanışma tarihleri olarak hediyeyi daha anlamlı kılıyor.

10 Ağustos 2012 Cuma

Anjelika Akbar'a Hediye Edilen Çalışmam

Her zaman ki gibi akşam Friendfeed de dolaştığım bir sırada rastladım Nukhet hanımın yardım feed'ine. kumaşa nasıl ve nerede istediğim bir deseni işletebilirim diyordu. Son zamanlarda da boyama işine iyiden iyiye ilgilenmeye başladığımdan dikkatimi çekti. Konuştuk kendisiyle, neler istediğini sordum öncelikle, baktım kumaş boyama ile istenilenleri yapabiliceğim, isterseniz şu şekilde boyayarak yapabilirim şöyle olur böyle olur diye konuştuktan sonra anlaştık. Nukhet hanım ertesi gün mutfak önlüğü alarak bana kargoladı. okuldan gelince oturdum hemen şablonu hazırlamaya koyuldum. Şablonu hazırladığım sırada ev arkadaşım geldi odama. Hayırdır yeni çalışmamı falan derken bakayım ne yazıyor orada deyip şablonda ki "Anjelika Akbar" yazısını görünce bir an şaşırdı. Ne oldu niye şaşırdın soruma "abi sen Anjelika Akbar'ı tanıyormusun?" diye şaşkın bir ifadeyle karşılık verdi. Bir an ben de işin acele olmasından dolayı Anjelika Akbar kimdir diye hiç düşünmeden şablonu hazırlamaya koyulduğumu farkettim. Tanımadığımı söylediğimde onun çok ünlü bir piyanist olduğunu söylemesiyle bu sefer şaşırma sırası bendeydi. Hemen yazdım google'a ilk sırada kendi sitesi vardı girip biyografisine baktığımda hakikatende arkadaşın şaşırmakta haklı olduğunu, farkında olmadan çok değerli birisine verilmek üzere çok önemli bir hediyeyi hazırlamakta olduğumu düşünerek biraz endişelendiysem de iki günlük yoğun bir çalışmanın ardından bitirip Nukhet hanıma gönderdim. Kendisi de Anjelika hanıma hediye ettiğinde yaşananları anlatarak beni böyle güzel bir hediyeye ortak etmenin yanında bir kat daha mutlu etti.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

18 Mart 2011 GS-FB Derbisi anısına

Gerçi bu çalışmayı derbiden önce hazırladım ama derbiyi de kazanmamızdan dolayı derbiye ithaf edeyim bari. zira Galatasaraylı arkadaşlar biraz üzülselerde çok güzel bir maç izledik ve arenanın ilk galibiyetinin yanı sıra kendimiz için çok önemli bir galibiyet aldık. Neyse spor yorumcusu gibi hissettim kendimi:)

22 Temmuz 2012 Pazar

Teyzeme Doğum Günü İçin Yaptığım Boyama

Tam "1stANBUL" yazılı tişörtümü bitireli bir hafta olmuştu ki teyzemin doğum gününün geldiğini farkettim. Hazır elimizi boyalara bulaştırmışken ve de el emeğinin kıymeti, verilen hediye ne olursa olsun en değerlisi olacağından yola çıkarak, biricik ve çok sevdiğim teyzeme bir el boyama hediye yapabilirim diye düşündüm. Kararı verdim evet el boyama ideal bir hediye olacaktı. Hemen ne yapabilirim düşüncesi ve araştırmalarına daldım ve kararı verdim. onu ne kadar çok sevdiğimi ifade edecek bir çizim ve yazıyı tişörte yansıtırsam çok sevinecek ve bu hediyem unutulmazları arasında baş köşeye oturacaktı, bundan eminim. Evet bu düşüncelerden sonra ortaya çıkan çalışmamın resimlerini burada görüyorsunuz ama kendisi çoktan teyzemin eline geçip yüzünde muhteşem bir gülümseme oluşturdu bile.

21 Temmuz 2012 Cumartesi

Kendime Yaptığım Deneme Çalışmam

uzun bir aradan sonra ilk boyamamı arkadaşa yapınca tekrar başlayayım dedim boyama işine, malzemelerimi toparladım birkaç boya aldım fırçalarımı temizledim derken bir deneme çalışması yapayım dedim. biraz baktım internet ortamındaki tişörtlere, onu incele bunu incele derken son zamanların moda tasarımı "1stANBUL" yazısını yazıp kendim e giyecek farklı bir tişört yapsam hiç de fena olmaz kanaatiyle daha önce aldığım beyaz tişörtü serdim önüme, açtım en güzel türküleri bilgisayardan, fırçayı daldırdım boyaya başladım
 fırçayı sallamayaaa...