Sahipsiz Ödüller (MİM-2)

          Yoğun geçen bir günün ardından akşam yemeğimi yiyip bir “ohh” çekerken bloguma göz atayım dedim. Tam bu sırada rastladım daha 1 yaşını doldurmamış blogum için bir ilk niteliği taşıyan, beni oldukça onurlandıran ve takip ediliyor olmanın da mutluluğunu hissettiren ödüle. Bu konuda öncelikle, yazılarını okumaktan zevk aldığım ve “Elveda Sırdaşım Dostum” yazısı benim için –neye olursa olsunJ- aşkın ve bağlılığın en güzel ifade edildiği, mükemmel bir yazı olan “Kalemzâde”ye taa içten, kucak dolusu teşekkür ediyorum.

Blogum henüz 11 aylık fakat çok da aktif yazamadım son 3 aya kadar. Son 3 ayda da gerek yazdığım yazılar vesilesi ile gerekse de friendfeed deki ortam vesilesi ile tanıdığım çok kıymetli insanlar oldu. Bu kıymetli arkadaşlar vesilesiyle bulunuyorum bu zevkli ve muhabbet dolu MİM zincirinde. Fakat ne kadar kıymetli insanlarla tanışmış olsam da henüz iki elin parmaklarını geçecek kadar değil. MİM’in 3. Kuralı 10 kişiye ödül vermek fakat zaten iki elin parmaklarını geçmeyen tanıdıklarımı da Kalemzâde mimlediği için bana mimleyecek yani ödül verecek kimse kalmadı. Bu konuda üzülerek affına sığınıyorum. Ayrıca beni az çok tanıyan bu kıymetli dostlarıma okunası bloggerları yorumlarında belirterek bana tavsiye etmelerini rica ediyorum. Böylece yeni dostlar edinerek çevremi genişleterek, ödül verecek kıymetli insanları bulmakta zorlanmayacağım J

Gelelim MİM’in kurallarını uygulamaya:

Kurallar (Rules)

1.       Size bu ödülü layık gören kişiye teşekkür etmeli ve ona geri bağlantı vermelisiniz. (You have to thankthe person who gave you the award and link back to their blog)

2.       Kendi hakkınızda 7 gerçeği paylaşın. (Share 7 facts about yourself.)

3.       Sevdiğiniz ve takdir ettiğiniz 10 başka blogcuya aynı ödülü verdiğinizi bildirin. (Send to 10 other bloggers whose blogs you love, appreciate and tell you have given the award)

1.       Teşekkürümü ettim. J Birazdan yazıyı yayınladığımda da linkini paylaşacağım inşallah.

2.       1-Tembelim: Son yıllarda yaşadığım başarısızlıklardan olsa gerek, artık içimden bir şeyler yapmak gelmiyor, dolayısıyla tembel olduğumu düşünüyorum.

2-Son dakikacıyım: Yapacağım hemen hemen her işte şu saatte yapsam yetişir diye hesaplarım. Garanti olsun 1 saat erken başlayayım demem. Genelde de beklenmedik geciktirici etkenler çıkar ve tam iş yetişmeyecekken, bir yerlerden yaptığım tasarruflarla (mesela yürüyeceksem, koşmak gibi J) telafi eder ve yetiştiririm.

3-Toprak aşığıyım: Toprakla uğraşmayı ekmeyi, dikmeyi, yetiştirmeyi, yetiştirdiklerimin gelişimini takip etmeyi, onlarla konuşmayı seviyorum.

4-Bağlıyım: Sevdiklerime, akrabalarıma, dostlarıma çok bağlı bir insanım. Sevdiklerim için elimden gelen her şeyi ve de çılgınlıkları yaparım. Tabi sevdiğine bağlı olmanın terk edilmeye engel olmadığını da belirtmekte fayda var. J

5-Sözüne sadığım: Küçük bir çocuğa verdiğim sözle, üst düzey birine verdiğim söz arasında hiçbir fark yoktur benim için. Verdiğim sözü ne olursa olsun, illaki yerine getirmeliyim. Başka işim çıktı diye sözümü ertelemek yerine o işi erteler söz verdiğim kişiyi ne olursa olsun hayal kırıklığına uğratmamaya çalışırım. Verdiğim sözü yerine getiremeyecek durumdaysam da mutlaka önceden haber veririm. Önceden haber vermek de sözü yerine getirememiş olmamın utancını gidermiyor elbet.

6- Becerikliyim: El işi konusunda yemekten, boyamaya; temizlikten, ütüye bir çok işe elim yatkındır.

7-Aşırı sabırlıyım: Sabrın uç noktalarını test etmiş birisiyim. Öfkeyle ele hiçbir şeyin geçmeyeceğini, sadece kendimize, çevremize ve malımıza zarar vereceğimizin farkındayım. Çok nadir patladığım anlar olabiliyor ve şiddeti de yüksek oluyor. Ama bu noktaya da getirmesinler bu kadar sabırlı birini di mi yani? J

3.       Kimse bırakmamışsın bana diye düşünürken sevgili Banu Eker’in senin listen de olmadığını gördüm. Güzel yazılarını okuma fırsatı bulduğum fakat sık yazmadığından kendisinin bu fırsatı pek vermek istememesine rağmen merakla bekliyoruz yeni yazılarını :) Verebileceğim tek ödül Banu’ya gitsin. Bu MİM zincirine daha önce katılmamışsa da kendisini de aramıza katmış oluruz.

Biraz uzattığım için kusuruma bakmayın, özelliklerime yazmadım ama galiba biraz da çenem düşük. Boş konuşmayı sevmesem de, dostlarla muhabbet ediyorsam konuşmaktan kendimi alamıyorum. Zira Müleyke’nin gönderdiği MİM’i  de biraz çenem düştüğünden yaza yaza sonunu getiremediğimden henüz yayınlayamadım, dönüp dönüp bir paragraf ekliyorum J Bu yazının yaklaşık 3 katı falan oldu zannedersem, hayattaki iyilikleri görmek istiyorum demişti yazısında, o kadar çok iyilikle karşılaşmışım ki bitmiyor J Okurken de inşallah hayatta her şeye rağmen ne kadar çok iyilik zincirinin kurulduğunu görüp, biraz tebessüm eşliğinde gönlü rahat edecektir diye umuyorum. Sevgi ile kalın…