22 Ekim 2011 Cumartesi

Otobüs Şoförlerinin Paralı Binişle İmtihanı

                İstanbul’da yaşayan herkesin malumu, halk otobüslerinde paralı binişlerin ve muavinlerin kaldırılmış olması. Otobüs şoförleri bu konuda ne düşünür bilmiyorum ama yolcuların büyük bir kısmının hızlı binişler, konforlu yolcululuk, muavinlerin ha bire “arkalar boş ilerleyelim lütfen” sözlerinden kurtulmuş olma ve para verip para üstü almak ile uğraşmama gibi sebeplerden dolayı memnun olduğunu biliyorum.

Ama bir de memnun olmayan yolcu grubu var. Bu grup otobüsleri az kullandıkları bahanesi, o karta boşuna paramı vereceğim düşüncesi gibi sebeplerden ötürü yeni adıyla “İstanbulkart”, eski adıyla “Akbil” almamakta direnenler. Velhasıl geçen günlerde otobüsün en ön koltuğunda yolculuk yaptığım bir sıradaydı. Her gün olduğu gibi yine kartı olmayanlar çıkıyor, içerideki yolculardan rica edip, paralarını vermek suretiyle bir kez daha savuşturuyorlardı kart alma işini. Fakat kartı olanlar basıp olmayanlar da bastırıp geçtiği sırada, ya nadiren otobüse bindiğinden bu yardımlaşma sistemine alışamamış veyahut hala otobüslerde paralı biniş olduğunu zannedecek kadar uzun bir süre önce otobüse bindiğini düşündüğüm bir bayan adımladı basamakları. Gün içinde binlerce kez durup kalktığı duraklardan, kaçıncısı olduğu belli olmayan bu duraktan da hareket etti her zaman ki alışmışlıkla şoförümüz. Kalkışın hemen ardından düzgün giyimli genç yaşlardaki bayan yolcumuz şoföre doğru hafif eğilerek:
-          Şoför bey kartım yok para verebilir miyim?
Diyerek en mülayim yüz halini takınıverdi. Şoför gözleri yoldan ayırmadan, ara sıra da aynaları kontrol ederek işini yaparken aynı zamanda da durgun ve sakin bir ses tonuyla cevapladı bayanı:
-          Tabi, para verin kart bassın birisi.
Ön sırada oturmam sebebiyle işitebiliyordum konuşmalarını. Bayan teşekkür ettikten sonra, İçine nelerin girebileceğini tahmin bile edemeyeceğimiz çantasını karıştırmaya başladı. Her zaman yaptıkları gibi başını içerisine kadar yaklaştırıp çantayı ikiye ayırır vaziyette. (evlendiğimde sırf içine nelerin neden koyulduğu konusundaki merakları giderip, yıllardır kafaları kurcalayan bu soruya cevap bulacak ilk erkek olabilmek için, eşimin çantası ve taşıdıkları konusunda bilimsel çalışma başlatmayı düşünüyorum.) Yaklaşık 60 saniye süren arama kurtarma faaliyetinin ardımdan enkaz altından çıkardığı 20 TL lik banknotu, arama işinin de uzun sürmüş olması sebebiyle hızlı bir hamleyle uzattı şoförün sağ göz hizasında. Yolcuların sorularını cevaplarken bile gözünü işinden ayırmayan şoför, bayanın uzattığı elin burnunun bir karış ötesinde olduğunu görünce hafifçe başını çevirdi fakat havada duran elin parmaklarında kağıt parayı görünce ani bir hareketle tekrar yola dikti gözlerini. Dudaklarını fazla kımıldatmadan dişlerinin arasından çıkan kelimelerle mırıldandı:
-          Abla ne yapıyorsun? Çek o parayı oradan!
-          Para verebilirsin demediniz mi az önce?
Şoför tekrar göz ucuyla kontrol etti, para hala oradaydı, burnunun dibinde! Tedirgin gözlerle kameranın olduğunu zannettiğim bir köşeye eğdi bakışlarını ve hemen oradan da kaçırarak aynı diş arası mırıldanmayla:
-          Abla ne parası ya! İşimden mi edeceksin sen beni? Kamera var araçta indir elini aşağı.
Bayan olayı anlamaya çalışırken devreye giren yardımsever bir yolcu kartını uzatarak şoförü sıkıntılı anlardan kurtarmıştı. Her ne kadar sabah sabah gülümsetse de ön sıralarda oturanları bu olay, ben den söylemesi siz siz olun şoföre para teklif etmeyin Sayın İstanbullular. Ne şoför işinden olsun, ne de siz canınızdan olun. J

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzu Buraya yazabilirsiniz...