11 Kasım 2011 Cuma

Ey vakit bol ol, bol ol, bol ol…

Şu günlerde yazılacak çok şey olmasına rağmen, yazıya ayıracak vakit bir o kadar az. Yazılarımı okuyanlar bilir, mizahi konular biraz daha ağır basıyor yazılarımda.
Fakat her zaman mizah tadında olmuyor hayat. Uçsuz bucaksız hayat denizinde, kâh güneşli günler görüyoruz, kâh fırtınalı. Fırtınaya yakalanmamış olmamız yakalanmayacağımız anlamına da gelmiyor tabi. 

Sıradan gibi görünen dilsiz, koyu ve derin bir gece her zamankinden farklı şeyler hissettirdi ve yabancı olduğum duygu dalgalarını çarptı yüzüme, gecenin ürpertici soğukluğunda. Hiç, ailemden veya çok yakınımdan birini kaybetmemiştim. Nasıl ağlanır, nasıl dik durulur, nasıl teskin olunur, nasıl yemek yenebilir, nasıl uyunabilir… Bunların hiçbirini yaşamadığımdan dolayı bilmiyordum. Bilmememin yanında tasavvur bile edemiyordum. Tam bunları merak ederken, hayat buyur dedi, sana biraz ipucu…
En kısa sürede yaşadıklarımı içimi dökercesine işlemek istiyorum kalemimden sızan mürekkeple. Ey vakit bol ol, bol ol, bol ol…

4 yorum:

  1. Hayat denen bu yolda Allah her konuda yardımcın olsun..Acıda da mutlulukta da hep seninle olsun ..

    YanıtlaSil
  2. Allah razı olsun, Hepimizin yardımcısı olsun inşallah. Ama yaşayacağım acıların hızla yaklaştığını hissediyorum artık...

    YanıtlaSil
  3. Yazdıklarından tam olarak durum anlaşılmıyor..Rabbim dayanma gücü versin, gönlüne ferahlık versin..Ve inan bana hiç unutulmaz denilen acılar bile zamanla külleniyor..Allah'ın rahmetinden elbette..Geçecek inşallah Cihan :)

    YanıtlaSil
  4. Teşekkür ederim ihyaca, amin. Yazdıklarım zaten kısa bir durum ifadesiydi, bu hafta sınavlarım var, haftaya detaylı, düzgün bir şekilde kaleme alacağım inşallah. Evet "hiç unutulmayacak acı" olmadığını öğrendim yakın bir zamanda.

    YanıtlaSil

Yorumunuzu Buraya yazabilirsiniz...